Acıgöl Masaj Salonu Masöz Ayça

Acıgöl Masaj Salonu

Ayağını gaz pedalına bastırarak motoru gazladı ve altındaki arabanın iniltiyle kıpırdandığını hissetti. Cinder ödül olarak kendine bir başka zafer nidasını uygun gördükten sonra, arabanın nasıl sürüldüğüne dair, yedi gün önce indirip o günden beri ezberlemiş olduğu talimatlara uyarak pedal üstündeki ayağını sabitledi ve vitesi boşa aldı. İşin zor kısmı, arabayı garajdan çıkarmak olmuştu. Fakat bir kere yola çıktığında, en azından güneş enerjisiyle çalışan sokak lambaları ve etraftaki evlerin pencerelerinden yayılan ışık, işini kolaylaştırmıştı. Arabanın farları bozuk olduğundan, şehir ışıkları onun için bir nimetti. Acıgöl Masaj Salonu

Acıgöl Masaj Salonu

 

Cinder yolların aslında ne kadar taşlı, artık hava çalgıları tarafınca kullanılmadıkları için iyi mi da çer çöple dolu, bakımsız hâlde olduğunu fark ettiğinde şaşırdı. Oldukça sarsıntılı, zorlu bir sürüş deneyimiydi. Fakat buna rağmen, Cinder direksiyonu her çevirişinde, gaza basışında, vites değiştirişinde ve lastiklerden gelen iniltiyi işittiğinde, tatminkar bir güç duygusuyla dolduğunu hissetti. Arkadaki cam, yerinde olmadığı için, içeri ılık bir rüzgâr doluyor, Acıgöl Masaj Salonu Cinder’ın saçlarını savuruyordu. Uzaktaki bulutlar nihayet şehrin üstüne varmıştı ve akşamın rengini griye boyar bir hâlde gökdelenlerin tepesinde duruyorlardı. Ufkun diğer tarafında ise gökyüzü hâlâ açıktı ve gururlu bir halde, yılın dokuzuncu dolunayını sergiliyordu. Simsiyah semande, mükemmel bir yuvarlak.

 

Kızı izleyen, beyaz, meşum bir göz. Cinder ona aldırmadı ve gaz pedalını kökleyerek arabayı daha hızlı gitmeye, uçmaya zorladı. Ve araba, uçarcasına ileri atıldı. Bir hava aracı gibi zarafetle kayarcasına değil fakat gururlu bir canavarın tüm gücüyle kükreyerek. Cinder bunu gerçekleştirenin kendisi bulunduğunu düşününce, sırıtmadan edemedi. Altındaki canavara o hayat vermişti. Canavar ona borçluydu ve bunun farkındaymış gibiydi. Acıgöl Masaj Salonu Cinder dik yamaçlarla dolu tepesinde yükselen saray görünür olduğunda, bunu yapabilirim diye düşündü. Nerede ise şehir sınırının dışına yaklaşmış olmalıydı. Hızlandı. Sokak lambalarının kabul edenık bir şekilde akıp gitmesini izledi. Ufka ulaşmaya çalıştı ve arkasına hiç bakmadı. On cama yağmur damlaları düşmeye başladı. Saray girişine uzanan, rüzgârlı ve kavşaklarla dolu yola girdiğinde Cinder direksiyonu daha bir sıkıca kavradı.